Yazar: Metin V. Bayrak
İnsanın, “Kimim? Nerdeyim? Niçin yaşıyorum? ya da Yaşamımın bir anlamı var mı?” sorularıyla İnsan, daha doğrusu Homo Sapiens Sapiens (Düşündüğünü Düşünen İnsan) olduğu iddia edilir. Bu kadim sorular, insanlık var olduğundan bu yana soruluyor. Uygarlık var oldukça da sorulacak… Ne için? Aristoteles’in ifadesiyle: “İnsanlar, doğaları gereği bilmeyi arzularlar.”
Bunlar, yalnızca soru olarak var değiller. Uygarlık, bunlara verilmiş yanıtlar manzumesi. Bütün bilimler, sanatlar, dinler ve felsefeler, bu üç temel soruya verilen yanıtlar toplamından başka nedir ki! Anlam dünyamız için dört ayaklı mimari yapı benzetmesi yapılabilir. Kubbesi mana olan evrenimiz, dört temel alanın bir araya gelmesiyle varlık kazanıyor.
Her birinin işlevi birbirinden farklı. Değerlerini tartışmak bir başka yazılamanın konusu. Felsefe, kadrajı genişletip bütüne, diğer deyişle toplamın manasına bakan bir etkinlik… Bunu da özel türden soruları dolayımıyla yapıyor… O nedenle Hayatımıza yön veren kavramları, içeriklerini sorunsallaştırarak, sürekli ve yeniden tartışma konusu yapıyor. Bunu hiç bıkmadan yapıyor çünkü ‘Efes’li Karanlık Bilge’nin ifadesiyle “panta rhei” yani her şey akar.
Nasıl bir “hane” içinde yaşıyoruz? Peki bu yapının öğeleri? Peki kavramlardan örülü bu anlam dünyamızın bir rengi var mı? Bütün bu sorulara felsefenin kılavuzluğunda ya da daha güncel bir deyimle kolaylaştırıcılığında bakılabilir mi? Bakılabilirse nasıl?
Kavramları hangi içerikleriyle yaşıyorsak hanemiz, onun rengine bürünüyor. “Felsefe Sokakta” atölyeleri, içinde nefes aldığımız ve hanemiz olan kavramsal örgümüze uygulamalı felsefeyle olanaklarıyla bakmak, hayatın kaidesi niteliğindeki kavramlarımıza felsefi iletişim açısından bakmak, yeni sorular sormak, yeterince çalıştırmadığımız kaslarımızı etkinleştirmek, yeni manalar yaratarak bilincimizi ve bunun sonucu hayatımızı esnetmeyi murad ediyor…
Huzur, aşk, iyimserlik, esenlik, sevgi, bağ, bağlılık, bağımlılık, yalnızlık, bilinç, mutluluk, şiddet, toplumsal cinsiyet, iktidar, ölüm, başarı/sızlık, varsıllık-yoksulluk, doyum, acı, sorumluluk, özgürlük, özne, anlam gibi kavramlar, atölyenin temel soruşturma konularındandır.
Hanemiz olan kavramsal örgümüz üzerine düşünmek, yaşadıklarımızı anlamlandırma süreçlerimizi kolaylaştırmak, kendi çözümlerimizi geliştirmemizi desteklemek amacıyla felsefe yapıyor; her birimizde var olan çekirdek becerilerden yaşama bilgeliğimizi rafine hale getirmek için felsefi iletişimden nasıl yararlanabileceğimizi deneyimliyoruz…
Yaşama felsefeyle bakarak ama sokaktan beslenerek; çünkü sokak, hayatta akıyor. Felsefe, en çok sokaktan yani hayattan beslenir. “Felsefe sokakta!” derken, “Kimiz? Neredeyiz? Niçin yaşıyoruz? ya da Yaşamımızın bir anlamı var mı? Hayatımızın kaidesi niteliğindeki temel kavramlarımız neler? Kavramlarımızı hangi içerikleriyle yaşıyoruz? Anlam dünyamızın oluşturduğu mimari yapının rengi ne? Nasıl bir “hane” içinde yaşıyoruz?” sorularını,sokağı duyarak sorduğumuz, sormakla kalmayıp yanıtlar aradığımız ölçüde agoradayız, yani hayatta…
Opus Noesis yazılarıyla Medium'da!
Bizi takip etmeyi unutmayın:
Comments